BEYİN TÜMÖRLERİ
Sık Sorulan Sorular
Beyin tümörü ve ameliyatları ile ilgili sık sorulan sorulara burada verilen cevaplar güncel tıbbi bilgiler ışığında hazırlanmış olup genel bilgileri içermektedir. Her hasta kendi içinde özel olarak değerlendirilmelidir ve en ayrıntılı bilgiyi sizin tedavinizi üstelenecek doktorunuzdan öğrenebilirsiniz.
Bu sorunun cevabı hastanın başvuru anındaki durumuna,
şikayetlerine, nörolojik muayene bulgularına, MR ve diğer radyolojik filmlerdeki
bulgulara, çocuğun yasal sorumlusunun tercihlerine ve en önemlisi doktorun önerisine
göre değişmektedir. Beyin cerrahisi branşında, uğraşılan doku çok hassas olduğu ve
diğer branşlara göre biraz daha fazla risk içerdiğinden TAKİP her zaman gündemde
olan bir seçenektir. Hastanın tespit edilen problemden etkilenmesi yok ise yukarıda
bahsedilen kriterler uygunsa doktorunuz hastanızın takip edilmesine ve patolojinin
zaman içinde göstereceği değişimi izlemeye karar verebilir. Bu amaçla örneğin
hastanızdan 3- 6 ay sonra yeni bir film istenip yeni bir değerlendirme
yapılabilir.
Öte yandan eğer hastanız hastalıktan etkilenmiş ise (örneğin sara krizleri
geçiriyor, görme problemi var ya da kolunda bacağında güç kayıpları yaşıyor) ya da
radyolojik görüntüler takip seçeneğinin riskli olacağını telkin ediyor ise
doktorunuz ameliyat kararı alacaktır.
Her hasta kendi içinde ayrı ayrı değerlendirilir ve tıp biliminde hiçbir hasta bir
diğerine benzemez. Benzer problemleri olan komşunun çocuğu ameliyat edilmezken sizin
hastanıza ameliyat önerilebilir. Ya da takip edilen hastanızın kontrol filmlerinde
görülen bir değişiklik ameliyat kararı aldırabilir.
Güvendiğiniz doktorunuzun alacağı kararlar sizin ve hastanızın iyiliği için alınan
size has kararlardır.
Teknolojideki ilerlemelerle beraber çekilen radyolojik filmler bizlere artık 10-15 yıl öncesine göre oldukça fazla bilgi vermektedir. Birçok hastalıkta, çekilen filmler oldukça önemli bilgiler vermektedir ve doktorunuzun hastalık hakkında bir fikir sahibi olmasına yardımcı olmaktadır ANCAK ameliyat dışında kullanılan hiçbir teknik henüz KESİN TANI VERMEMEKTEDİR. Bu sebeple, cerrahi girişim gerektirdiği düşünülen hastalılarda patolojik dokunun bir kısmının (biyopsi) ya da tamamının çıkartılması esastır. Bu sayede patolojinin adı mikroskop altında yapılan inceleme ile öğrenilir ve hastanın tedavisinin nasıl devam etmesi gerektiğine karar verilir.
Ben kişisel olarak, aciliyet arz etmeyen durumlarda, hastalarımın başka doktorlardan da fikir almasını teşvik eden bir doktorum. Unutulmaması gereken en önemli nokta tıp biliminde iki kere ikinin her zaman dört etmeyebileceğidir. Uğraşılan doku insan vücududur ve sinir sistemi dokusu insan vücudunun en hassas dokularından birisidir. Her doktor, kendi bilgisi ve önceki tecrübesine göre size görüşlerini söyleyecektir. Bir doktor size ameliyat önerirken bir diğeri biraz daha beklemeyi önerebilir ya da bir doktor bir ameliyat önerirken bir başkası başka bir tür ameliyat önerir ve tıbben ikisi de yanlış değildir. Önemli olan sizin vereceğiniz karar ve tedavi için güveneceğiniz doktora olan inancınızdır. Doktorunuza olan güveniniz hastalığınızın seyrini etkileyecek önemli bir karardır.
Beyin cerrahisinin en önemli prensibi, diğer branşlarda da olduğu gibi ilk olarak hastaya zarar vermemek ve mümkün olduğunda hastanın ameliyattan girdiği gibi çıkmasını, ek problemler yaşamamasını sağlamaktır. Bu amaç uğruna kabul edilen bilimsel yöntem en güvenli tümör çıkarımının yapılmasıdır. Teknik olarak beyin dokusu içerisindeki her patolojinin tamamı çıkartılabilir ama önemli olan bu işlem sonunda hastanın ne durumda olacağıdır. Tümörünün tamamı çıkmış ama yürüyemez ya da göremez bir durumdaki hastada başarılı bir tedaviden söz etmek pek mümkün değildir. Takdir edeceğiniz gibi beyin dokusu çok hassastır ve bir kez zarar gördüğünden kaybettiği fonksiyonların geri kazanılması her zaman mümkün olamayabilir. Bu nedenle beyin cerrahları hastanın ameliyattan sonra genel durumunun – yürümesinin, konuşmasının, görmesinin vb. – bozulmamasına azami dikkat ederler. Bu sebeple, doktorunuz hastanıza zarar verebileceğini düşündüğü cerrahi işlemlerden kaçınabilir ve bu amaçla gerekirse tümörlerin tamamını çıkartmayabilir. Örneğin hayati görev gören beyin yapılarını tutan bir tümörün güvenli bir şekilde çıkartılabilecek kısımları çıkartılır ve riskli bulunan yerler geride bırakılabilir. Bunun kararı büyük oranda ameliyat öncesi filmlerden verilebilse de genellikle son karar ameliyat esnasında, beyin dokusu ve patoloji ile karşı karşıya iken verilmektedir. Maalesef bazı durumlarda ne kadar dikkat edilse ve gereken her şey yapılsa da hastalar ameliyattan bazı fonksiyonlarını kaybederek çıkabilirler. Bu beyin cerrahisinin uğraştığı organın hassasiyetinden kaynaklanmaktadır. Bazı durumlarda da hastanın ölüm riski yüksek bulunarak kaybedeceği fonksiyonlar nispeten göz ardı edilerek tümörler çıkartılabilir. Tüm bunlarla ilgili bilgiyi ameliyat öncesi ve sonrası yapılan tetkiklerle beraber doktorunuz tarafından size açıklanacaktır.
Bildiğiniz ve hemen hemen her doktordan duyduğunuz gibi her cerrahi girişim çeşitli riskler içermektedir. Bu en basit kabul edilen ameliyatlar için de böyledir, en büyükleri için de. Riskler basit ilaç alerjilerinden, yara yeri problemlerine ve maalesef koma ve ölüme kadar geniş bir yelpazede farklılıklar gösterebilir. Beyin cerrahisinde ise işler biraz daha farklıdır ve hastanın yaşam kalitesini etkileyecek çeşitli risklerle karşılaşılabilir. Kolda bacakta güçsüzlük, yüz felci, görme kayıpları, uzun süre uyanmama bunların başlıcalarıdır. Doktorunuz size ameliyat öncesinde bunlarla ilgili bilgi verecektir. Her ameliyat çok ciddidir ve sorun çıkmaması için her türlü önlem alınır ancak takdir edeceğiniz gibi bu iş bir araç tamiri gibi değildir ve insan vücudunun vereceği tepkiler önceden kestirilemez. Alınan tüm önlemlere rağmen riskler ortaya çıkabilir. Şanslıyız ki ölüm ve koma gibi komplikasyonlar oldukça nadir oranda görülmektedir. Diğer komplikasyonlar ise zaman içinde düzelen geçici komplikasyonlar olabilmektedir.
Beyin dokusu çok hassas bir doku olduğu için beyin cerrahları beyin dokusunu rahatsız edebilecek hiçbir şeyin kafatası içinde olmasını istemezler. Bu nedenle nadiren ilk ameliyat sonrası çekilen filmlerde görülen kanama gibi problemler için ikinci bir ameliyat gerekebilir. Bu konuda doktorunuz size ayrıntılı bilgi verecektir.
Ameliyatla bir tümörün tamamının çıkartılamaması bu hastalığın tedavi edilemez olduğu anlamına gelmemektedir. Beyin cerrahisi branşı radyasyon onkolojisi ve medikal onkoloji branşları ile içi içe çalışmaktadır ve hastanın tümör tipine göre cerrahi tedaviden sonra ışın ve ilaç tedavileri gündeme gelebilir.
Kanser cerrahisi – onkolojik cerrahi – çok zorlu hastalıkların yönetildiği ve tedavi edilmeye çalışıldığı bir branştır. Diğer branşlarda olduğu gibi beyin cerrahisinde de patolojinin tipine göre tedavi seçenekleri çok farklılıklar göstermektedir. Beyin tümörleri genellikle derecelerle sınıflandırılırlar. Birinci derece bir tümör en iyi huylu tümör olarak kabul edilirken dördüncü derece bir tümör en kötü huylu olarak kabul edilir. İyi huylu olarak kabul edilen beyin tümörlerinde tümörün tamamının çıkartılması genellikle ek tedavilere olan ihtiyacı azaltırken kötü huylu tümörlerde tümörün tamamı çıksa bile – güncel tıbbi bilgi ve kanıtlar ışığında – büyük oranda ek tedavilerin kullanılması gerekmektedir. Bunun ana amacı hastanın tümörünün tekrar etme ihtimalinin en aza düşürülmesidir. Önemli olan bir diğer konu da tümörün tipi kadar beyin içerisinde yerleştiği yerdir. Örneğin görme sinirindeki ya da beyin sapı denilen hayati bir bölgedeki iyi huylu bir tümör bile daha farklı bir beyin bölgesindeki kötü huylu bir tümör kadar belki de ondan daha fazla riskler içerebilmektedir. Bu nedenle tedavi kararları alınırken tüm bu özellikler dikkate alınır ve hastanız için en uygun olan seçeneğe karar verilir.
Beyin tümörleri diğer organ tümörlerinden birçok farklılıklar içermektedir. Tamamı çıkartılan iyi huylu tümörlerin bile uzun zaman sonra tekrar etme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar bu ihtimal çok çok düşük ise de ben hastalarıma hayat boyu bir beyin cerrahının kontrolünde kalmalarını öneriyorum. İlk yıllar daha sık yapılan kontroller zaman geçtikçe yılda bir kontrole daha sonra da iki üç yılda bir kontrole uzatılmaktadır.
Bu sorunun cevabı genel olarak hayırdır. Tabii ki büyük problemlerin çözülmesi zaman almaktadır ancak hasta yakınlarının bilmesi gereken ameliyathanede geçen sürenin tamamında cerrahın ameliyat ile uğraşmadığıdır. Hastaların anestezi öncesinde ve ameliyat bittiğinde uyandırılırken geçen hazırlık süreleri de ameliyathanede geçen zamanı etkilemektedir. Küçük bir çocuk hastanın ameliyat öncesindeki hazırlığı bazen bir saatten fazla sürebilmektedir. Doktorlar hastanın anestezi süresinin kısa tutabilmek için her türlü çabayı göstermektedirler
Hayır! Beyin cerrahisi branşında sinir sistemine ulaşıp gerekli cerrahi girişimleri gerçekleştirmek için tanımlanmış yollar uzun yıllardır belirlidir ve genellikle patolojinin ciddiyetine göre değişmemektedir. Açılan cilt yarasının büyüklüğü cerrahın en güvenli şekilde operasyonu gerçekleştirebilmesine izin verecek şekilde tasarlanır. Ameliyat sonunda cilt dikişlerinin miktarı tamamen cerrahın alışkanlıkları ile doğru orantılıdır ve kimi zaman onlarca dikiş atılırken, uygun hastalarda dışarıdan görünmeyen iç dikişler de kullanılabilir. Atılan dikiş sayısının ameliyatın büyüklüğü ile bir alakası yoktur.
Beyin ameliyatlarından sonra yaralardan beyin omurilik
sıvısı akıntısı izlenebilmektedir. Her ne kadar kafatası kapamaları mükemmel yapılsa
da maalesef bu tarz komplikasyonlar ile karşılaşılabilmektedir. Böyle bir durum ile
hastanede yatarken karşılaşılmış ise doktorunuz gerekli önlemleri alacaktır. Bu
önlemler tekrar ameliyathaneye çıkartılıp kaçağın bulunması ve tamir edilmesini
içerebilir.
Eğer taburcu olduktan sonra böyle bir problem ile karşılaşırsanız, lütfen en kısa
sürede doktorunuza ulaşınız.
Doktorunuz bilmeniz gereken her şeyi size
açıklayacaktır. Eğer özellikle dikkat etmeniz gereken bir şey söylenmediyse, ben,
genel olarak, hastalarım için beyin ameliyatlarından sonra ciddi hiçbir kısıtlama
uygulamamaktayım.
Çocukların bir an önce okula başlaması hastalık psikolojisinden kurtulmalarına
yardımcı olacaktır. Yeme içme ile ilgili öneriler size verilir. İlaçlarını nasıl
kullanması gerektiği, kontrollere ne zaman geleceği anlatılır.
Kliniğimizde kafatası açıldıktan sonra kapama uygun vakalarda plak ve vidalar ile yapılmaktadır ve bu sistemler oldukça sağlam bir kafatası sağlamaktadır. Çocuğunuz ameliyattan hemen sonra kafasını çarparsa büyük oranda ciddi bir problem yaşamayacaktır ancak sizi endişelendiren her durum için doktorunuzla irtibat kurmanız, ulaşamıyorsanız, yakındaki bir beyin cerrahından fikir almanız en uygunu olacaktır.